


Ben Nilgün Özen.
Babam askerdi… Çocukluğum, farklı şehirlerde yeni okullar, yeni arkadaşlıklarla geçti. Her yıl başka bir sınıf, başka bir öğretmen… Lise yıllarımda İstanbul’a yerleştik. Hayatımın akışını değiştiren an ise, eşimle evlenmeden önce kayınvalidemle tanışmak için gittiğim o gün oldu. O gün, ilk kez bir anaokulunun bahçesine adım attım. İçimde hiç planlamadığım, ama sanki hep varmış gibi bekleyen bir his uyandı:
“İşte bu!” dedim.
Kayınvalidem, 1987’de Feneryolu’nda Özen Anaokulları’nın ilk şubesini açmıştı. O kapıdan içeri girdiğimde, mesleğimle, yol arkadaşlarımla ve hayatımın en anlamlı serüveniyle tanıştım. 1989’da başladım; merakla, sevgiyle, hiç yorulmadan… Bağdat Caddesi’ndeki dört farklı şubemizde hem öğrenen hem üreten oldum.
Çocukken hayalini kurduğum, çocukların neşeli sesleriyle dolu, kocaman, bahçeli bir ev, yıllar sonra onlarca çocuğun gülüşleriyle doldu. Alanında duayen isimlerden eğitimler aldım, mutfaktan bahçeye, öğretmenler odasından sınıfa kadar her köşede çalıştım. Yıllar içinde kendi kanatlarımla uçmaya başladığımda, eğitim anlayışım çok netti: Yabancı dil, sayılar, müzik… Bunların hepsi amaç değil, çocukların hayata hazırlanmasında araçtı. Raflardaki hazır oyuncakları kaldırdık, çocuklarla birlikte ürettik. Doğaya, toprağa, ağaca, rüzgâra yer açtık. Çünkü biliyordum ki, çocukların gerçek ihtiyaçları yıllar önce neyse, bugün de aynı, yarın da aynı olacak.
Bazen “Bu çiçek böcek işleriyle okulunu tercih edecek aile bulamazsın” diyenler oldu. Ama ben, kardeşlerimle birlikte, inandığımız yoldan hiç dönmedim. Yıllar sonra kendi öğrenme yolculuğumda disleksi olduğumu öğrendim. Bu farklı bakış açısının, mesleğimde bana empatiyi, anlayışı ve çocukların dünyasına daha derinden dokunma gücünü kattığını fark ettim. Bu nedenledir ki; ben bir "kurucu" değil, çocukların dünyasına dokunan ve onlarla oyunlar yaratan bir "oyun kurucu"yum.
Bugün, Özen Park Anaokulları’nda hâlâ ilk günkü heyecanla çalışıyoruz. Atölyelerimizde teknoloji değil, yaşam var; ezber değil, deneyim var; hazır kalıplar değil, çocukların yaratıcılığı var. Ailelere hep şunu söylerim: Çocuklarınıza bakın… Onların adımlarında, bakışlarında, oyunlarındaki ışıltıda, bu okulun yaşayıp yaşamadığını zaten kalbiniz size söyleyecek.
Sevgiyle,
Nilgün Özen
Özen Park Anaokulları Oyun Kurucusu





